14 Ekim 2011 Cuma

MuSaiT oLuNCa BeNi SeVeRMiSiN aNNe

iceri girer girmez neseyle bagirdi:
-Anne biliyor musun bugün yuvada ne oldu?
- Görmüyor musun ? Telefonla konusuyorum.
Herkesin sevdigi sey birbirine benzemiyordu. Annesi telefonu, babasi arabayi seviyordu.
Her sey erteleniyordu, telefon ve araba söz konusu oldugunda... Bir de eve misafir gelecek oldu mu kendisine hic yer kalmiyordu.

...Nerelere gitseydi? Annesi kapatti telefonu.
Mutfaktan tencere sesleri geliyordu. Kosarak yanina gitti:
-Sana yardim edeyim mi ? dedi, en sevimli halini takinarak. Annesi manali manali bakti:
-Hayirdir? Bir yaramazlik mi var? Bak bir de seninle ugrasmayayim. Cok yorgunum zaten.

Yorgunluk nasil bir seydi ? Bazen elinde oyuncagiyla uykuya daldiginda anneannesi oyuncagi yavasca elinden alir :
-'Nasil yorulmus yavrucak. Uykunun gül kokulu kollari sarsin seni..'
diyerek alnina bir öpücük konduruverirdi.

Yorgunluk gül kokulu bir uykuya dalmaksa eger, neden annesi kendisiyle böyle kizgin kizgin konusuyordu.
—Annecigim yoruldugun zaman gül kokulu uykulara dalarsin. Anneannem öyle söylüyor.
—Uykuya dalayim da, gül kokulari kusur kalsin. Yorgunluktan ölüyorum.

Bu kelimeden nefret ediyordu.'Yorgunum, yorgun oldugumdan, böyle yorgunken'....
—Annecigim sen yorulma, diye...
—Yemekte konusuruz cocugum. Bankada isler yetismedi. Baban gelene kadar bunlari bitirmem lazim. Hadi sen oyna biraz.

Hani siz yoruluyorsunuz ya...Eeee....Ben de oynamaktan yoruluyorum. Ne yapayim bilmem?
Yapilmamasi gerekenleri biliyordu da büyükler, yapilmasi gerekenleri hic bilmiyorlardi.
Isiklar söndü birden.
Annesi öfkeyle söylenmeye basladi.

—Mum da yok! diye diye karistirdi dolaplari el yordamiyla.
Cocuk sirtüstü yatip, anneannesinin köyünü düsündü. Gaz lambasinin isiginda deli tavsan masalini anlatisini.
Deli tavsanin duvardaki aksini getirdi gözlerinin önüne. Anneannesi gibi iki ellerini birlestirip isaret parmaklarini yukari kaldirarak
tavsan kafasi yapti.

''Bak deli tavsan'' diyerek parmaklarini oynatti. Yoldan gecen arabalarin farlari duvardaki tavsana yol acti. Tavsan alabildigine hür
dolasti sagda solda. Otlarla kuslarla konustu. Sonra yorgun düstü. Duvardaki görüntü minik avuclarin acilmasiyla kayboldu. Kolu yavasca
kanepeden asagi sarkti.
Sonra isiklar geldi.

Kadin cocugun hic konusmadigini akil etti. Birden kanepeye kostu. Kücücük dizlerini karnina dogru cekerek uykuya dalmisti.
Masanin üstündeki dosyalara bakti igrenerek. Dindirilmez bir pismanlik doldurdu icini.
Uyandirmaktan korka korka kücük alnina bir öpücük kondurdu.
Cocuk sanki bir ipucu bekliyormuscasina aralanan gözleriyle mirildandi;
— Isin bitince beni sever misin anne? dedi.
Kadin, sevilmek icin randevu alan cocuguna bakarak sabaha kadar agladi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder